26 Mayıs 2014 Pazartesi

Uzun Yaşamanın Sırları...

Uzun ve sağlıklı yaşamanın 12 maddesi..
2. İnsanları bağışlayın: Başkalarının söz ve hareketleri bizi üzebilir veya kızdırabilir; fakat insanları bağışlamayı öğrenmediğimiz durumda bu işten zararlı çıkan yine biz oluruz.
3. Porsiyon büyüklüğünü azaltın: Öncelikle hepimiz bazen ihtiyacımız olandan fazlasını yediğimizi kabul edelim. ABD başta olmak üzere son yıllarda pek çok ülkede, restoranlardaki porsiyon büyüklüklerinin arttığını görüyoruz. Üstelik genellikle tüm tabağı bitirmeye çalışıyoruz. Tabii ki yemek seçiminiz burada büyük önem taşıyor; ama yediğiniz porsiyonları azalttığınızda, bel bölgenizdeki değişimi kendi gözlerinizle göreceksiniz.
4. Zihninizi dinlendirin: Zihninizi dinlendirmek derken aslında tepkisiz kalmaktan yani ne olumlu, ne de olumsuz hiçbir yargıda bulunmamaktan bahsediyoruz. Farkındalık; yargılamaya veya tepki göstermeye gerek duymaksızın, kişinin çevresinde gelişen olayların farkına varabilmesidir. Sessiz bir yere gidin, on kere derin nefes alıp verin, bu sırada başka hiçbir şey yapmayın ve duyularınıza yoğunlaşın. Her gün beş dakikanızı bu terapiye ayırdığınızda çok rahatlayacağınıza eminiz.
5. Uykunuzu alın: Uyku, sağlıklı yaşam için en önemli etmenlerden biri. Hem kendi güvenliğiniz, hem de başkalarının güvenliği için yeterli uyku uyumanız gerekir. Yetersiz uyku sinirliliğe veya dikkat eksikliğine neden olabileceği gibi, bağışıklık sisteminizi ve kilonuzu etkileyip ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Kişinin sağlıklı olabilmesi için günde 7-8 saat uyuması ve ‘aynı yatakta uyuyup, aynı saatte kalkmaya özen göstermesi’ gerekir.
6. Yeni şeyler deneyin: Yeni şeyler denemek heyecan verici olduğu gibi, ürkütücü de olabilir. Ama korkularınızı yenmek, ne kadar güçlü olduğunuzu kendinize kanıtlamak ve merakınızın peşinden gitmek, kendinizi geliştirmenizi ve hiç bilmediğiniz yönlerinizi keşfetmenizi sağlayacak. Sonuç olarak daha sağlıklı bir birey olacaksınız. Değişimi hayatınızın önceliği yapın. Yeni şeyler yapmayı veya her zaman yaptığınız bir şeyi daha farklı bir yoldan yapmayı deneyin. Bunu işte bile yapabilirsiniz. Bu önerilerimizi dikkate aldığınızda vücudunuzdaki ve hayatınızdaki değişimleri siz de hemen fark edeceksiniz.
7. Güç ve esneklik kazanın: Güç ve esneklik kazanmak sizin günlük hayattaki performansınızı arttırır ve formda kalmanızı sağlar. Güç kazanmak yalnızca vücut geliştiriciler veya atletlere değil hepimize gerekli olan bir şeydir. Spora başlamadan önce ısınma hareketleri yapmaya lütfen özen gösteriniz. 
8. Gülün: Araştırmalara göre gülmenin sağlığımıza fiziksel, düşünsel, duygusal ve ruhsal yönden pek çok faydası var. Gülmenin iyileştirici yönlerini keşfettiğinizde, karşınıza çıkan durumlara daha pozitif yaklaşmak alışkanlık haline gelecek. Bu yüzden de hayattan zevk almaya çalışın ve mutluluğunuzu güzel bir gülüşle taçlandırın.
9. Ailenize ve arkadaşlarınıza zaman ayırın: Yakın arkadaşlara sahip olmanın ve aileyle zaman geçirmenin sağlığınıza pek çok faydası var. Stresli ve mutsuz olduğunuz zamanlarda sevdikleriniz tarafından destek görmek sağlığınız için büyük önem taşır. Aynı zamanda aile ve arkadaşlarınız, sağlıksız alışkanlıklarınızı bırakmanız için size yardımcı olurlar. Zamanınızı sizin için değerli insanlara ayırın .
10. Bağımlılıklarınızı tespit edin: Nelere bağımlı olduğunuzu ve bu bağımlılıklarınızın ne zaman başladığını tespit edin. Sağlıklı bir hayat için yiyecek ve içecek tüketiminiz aşırıya kaçmamalıdır; örneğin alkol ve kahve tüketimi gibi. Sağlıklı yaşamın içerisine internette veya cep telefonunda mesajlaşmak da girebilir, kumar oynamak da; çünkü hepsi belirli bir seviyeye kadar kabul edilebilir şeylerdir. Fakat sigara ve uyuşturucu kullanımı asla kabul edilemez. Sağlığınızı kötü yönde etkileyebilecek bağımlılıklardan kaçınmalı ve bunları azaltmak için gerekli önlemleri almalısınız.
11. Önleyici sağlık hizmetlerini aksatmayın, testlerinizi yaptırın: Düzenli olarak sağlık tarama testi yaptırmak sağlık takibiniz için çok önemli. Çoğumuz, aşı yaptırmayı tarama olarak düşünse de aslında o önleyici tarama kapsamına girer. Önleyici sağlık hizmetleri testini düzenli olarak yaptırmalı ve doktorunuzdan konu hakkında bilgi almalısınız. 
12. Sahip olduklarınızdan minnettarlık duyun: Minnettarlık, sahip olduklarınızı farkına varıp mutlu olmaktır. Merak duymak, sahip olduklarınızın değerini bilmek stresinizin azalmasını ve kişisel gelişiminizi sağlar. Gününüze, sahip olmaktan mutluluk duyduğunuz şeyleri düşünerek başlayıp gün içinde bunları dile getirirseniz daha sağlıklı bir hayatın kapılarını aralamış olursunuz..
KAYNAK:http://www.ulusalpost.com/saglikli-insanlarin-12-vazgecilmezi-15212h.htm

RADİKAL GAZETESİNİN SAĞLIK KÖŞESİNDEN OKUNMASI GEREKEN BİR YAZI...

Depresyona da sokar obez de yapar: Hormonlar

Depresyona da sokar obez de yapar: Hormonlar
26/05/2014 10:17
Depresyondaki kişilerin çoğunda serotonin hormonu düşüklüğü görülüyor. Bu hormonun azalması yeme bozukluğu ve obeziteye de yol açıyor. Seks hormonlarındaki değişiklik de serotonin düzeyiyle ilgili. Dopamin bozukluğunda hem moral hem hafıza etkileniyor. Tiroid hormonunun bozulması birçok psikolojik ve fiziksel rahatsızlığı tetikliyor.
İSTANBUL - Depresyonun altında yatan nedenlerden biri de hormonlarımız. Serotoninden dopamine kadar bu hormonlar düzendeyse kendimizi mutlu, huzurlu ve güvende hissediyoruz. Hormonların dengesizliği ise depresyona, panik atağa yol açabiliyor. Bakın endokrinoloji uzmanı Prof. Dr. Metin Özata, hormonlar ile ruh halimiz arasındaki ilişkiyi nasıl anlatıyor:

“Hormonların psikoloji üzerine etkileri vardır. İyi olma hissini sağlayan başlıca hormonlar noradrenalin, dopamin ve serotonindir. Bunlardaki dengesizlik psikolojik problemlerin oluşmasına neden olur. Bu nedenle de depresyon ile bu hormonlar arasında önemli ilişki vardır.
Noradrenalin: Noradrenalin adrenal bezden salgılandığı gibi sinir uçlarından da salgılanır. Kızgınlık ve tehlike durumunda salgısı artar.
Dopamin: Dopamin öfori denen çakır keyif olma durumu, istek ve motivasyon sağlar. Dopamin hormon bozukluğunda hafıza kaybı, problem çözmede zorluk başlar.
Serotonin: Serotonin enerjik olma hissi, sakinlik ve güven hissi verir. Çoğu ruhsal bozukluk serotonin dengesinin bozulmasından oluşur. Depresyondaki kişilerin çoğunda serotonin düşüklüğü vardır. Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu da beyindeki serotonin düzeylerini artırmaya yöneliktir.
Serotonin güneş ışığında beyinde artar. Kapalı ve karanlık yerlerde serotonin düzeyi azalır. O nedenle kış aylarında depresyon artar.
Melatonin: Güneş ışığı melatonin hormonunu baskılar. Melatonin gece salgılanan hormondur. Melatonin sayesinde uyku gelir. Melatonin serotoninden oluşmaktadır. Serotonin azalması obezite ve yeme bozukluğuna da neden olur. Beyinde serotonin azalınca beyin bu eksikliği şekerli gıda yenmesini artırarak sağlamaya çalışır.
Hormonlar ve psikolojik rahatsızlıklar arasındaki ilişki özellikle kadınlarda daha belirgin. Kadınlarda psikolojik değişiklikler özellikle ergenliğe girişte, doğum sonrası ve menopoz döneminde ortaya çıkar. Doğum sonrası ve menopoz sonrası ruhsal sıkıntıların artmasında kanda östrojen hormonu azalmasının etkili olduğu, ergenlik döneminde ise östrojen hormonundaki artışın neden olduğu düşünülmektedir. Adetlerin başlangıcında görülen ruhsal değişiklikler yine hormonlarda görülen değişikliklere bağlıdır.


Hipotalamustan salgılanan CRH hormonundaki değişiklikler de psikolojik değişikliklerle birliktelik gösterir.

Testosteron: Erkeklerde testosteron eksikliği de duygu durumunda bozukluk yapmaktadır. Hafıza, beyin çalışması ve psikoloji testosteron eksikliğinde bozulmaktadır. Seks hormonlarında (östrojen ve testosteron) görülen bu değişiklikler beyinde serotonin azalmasından dolayı oluşmaktadır.
Seks hormonları ayrıca kadın ve erkek tipi davranışların oluşmasında da önemli role sahiptir.

TİROİD ÖLÇÜMÜ NEDEN ÖNEMLİ?
Tiroid hormonları
: Tiroid bezi yetmezliği (hipotiroidi) ve hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) olan kişilerde depresyonun fazla olması tiroid hormonları ve kan şekerinin psikolojik değişikler yaptığının bir kanıtıdır. Bu nedenle depresyondaki hastalarda hormon ölçümleri yapılmasında fayda vardır.
Tiroid hormonlarının kanımızda yüksek olması (tiroid bezinin aşırı çalışması) durumunda ise şu psikolojik sıkıntılar ortaya çıkar:
Huzursuzluk
Sıkıntı
Depresyon
Birden öfkelenme, bağırma veya asabiyet
Kalabalık yerlerden hoşlanmama
Kötümserlik
Sabırsızlık
Aşırı hareketlilik, yerinde duramama
Gürültüye aşırı hassasiyet
Uyku problemleri
İştah bozukluğu
Bazen şizofreni
Hallusinasyonlar (hayal görme)
Panik atak


Tiroid bezinin az çalıştığı tiroid bezi yetmezliğinde ise şu psikolojik belirtiler bulunabilir:
İlgisizlik
Düşünme ve konuşmada yavaşlama
Unutkanlık
Konsantre olamama
Depresyon
Demans
Beyin hasarı
Panik atak

Psikolojik rahatsızlıkları olan tiroid hastalarının teşhisinde gecikme olursa bu psikolojik şikayetlerde düzelme olmaz.

Depresyondaki kişilerin yüzde 10-15’inde tiroid bezi yetmezliği veya tiroid hormonlarında anormallikler vardır. Buna karşılık hipotiroidi dediğimiz tiroid bezi yetmezliği olan kişilerde depresyon sık bulunur ve psikolojik tedaviye dirençlidir. Tiroid bezi yetmezliği olan hastaların yüzde 40 kadarında ve özellikle kadınlarda depresyon ve panik atak sık görülür. Tedaviyle şikâyetlerde azalma olmasına rağmen bazen dirençli bir depresyon yani sık tekrarlayan depresyon görülebilir. Hipotiroidi tedavisinde kullanılan tiroid hormon ilaçları beyindeki mutluluk hormonu adı verilen serotonin seviyesini artırarak depresyon belirtilerini azaltmaktadır

Psikolojik sorunlar ile özellikle kandaki T3 hormon düzeyleri arasında ilişki vardır. Kan T3 düzeyi azaldıkça depresyon oluşması riski artmaktadır.
Kandaki anti-TPO antikorlarının yüksekliği ile depresyon arasında da bir ilişki vardır. Bu nedenle depresyonu olan hastalarda ve özellikle sık tekrarlayan depresyonlu kişilerde TSH, T3, T4 hormonları ile anti-TPO ve anti-tiroglobulin antikorları mutlaka ölçülmelidir.

DOĞUM SONRASI DEPRESYONU

Kadınların yzüde15’inde doğum sonrası depresyon görülmektedir. Buna ‘doğum sonrası depresyonu’ adı verilir. Doğum sonrası oluşan depresyon ile tiroid hormonları ve anti-TPO antikoru arasında bir ilişki olduğu çeşitli bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştur. Gebeliğin ilk 3 ayında ölçülen anti-TPO antikor düzeyleri doğum sonrası depresyona girilip girilmeyeceği konusunda bilgi vermektedir. Anti-TPO antikoru yüksek olan kadınlarda doğum sonrası depresyon 3 kat daha fazla görülmektedir.
Depresyonun kendisinin de tiroid hastalıklarının gelişimine katkıda bulunabildiğini unutmamak gerekir. Stresli veya depresyondaki kişilerde Graves hastalığı denilen tiroid bezinin aşırı çalışması ile karakterize bir hastalık ortaya çıkabilmektedir.
 
KAYNAK..: (Radikal)http://www.radikal.com.tr/saglik/depresyona_da_sokar_obez_de_yapar_hormonlar-1193902

Bambu Ağacı

Çin' deki Bambu ağacının yetişmesi hayat felsefesi için güzel bir örnektir. Çinliler bu ağacı söyle yetiştirir: Önce ağacın tohumu ekil...